20091020
20091011
onbir/-asosyal miyim neyim-
SORUN ŞU Kİ
son zamanlarda acaba kendisine sahip miyim ve eğer öyleyse kendisinin üzerimde yarattığı etkileri neler diye düşündüğüm bir şey var: asosyallik durumu. insan sosyal olup olmadığını nasıl anlar?
evet mevcut seçeneklerim arasında uzman görüşü almak olmadığı için herhangi birine bağlanamıyorum (telefonla). tabiğ biz de isteriz arayıp sormak filan ama mümkün diil işte. neyse.
belirtileri neymiş diye göz attım ilgili vebsaytlara ve gördüm ki aslında hiç bişey göründüğü gibi deil.
yani göremedim de diyebilirim.
NASI YANİ:
belirtiler arasında kalabalık ortamlarda bulunmama isteği var mesela. evet, şu sıralar kalabalıktan pek hoşlanmıyorum. gereksiz geliyo.
diğer belirti, kimsenin olmadığı sakin yerleri cezbedici bulma. hım evet, eğlenceli olabiliyo. ama bence çok da sakin olması gerekmez, biraz insan olan biyerde tek başına olup sadece izlemek de cidden güzel. etrafta ne kadar çok hikaye olabileceğini farkediyo insan. sorularla dolu hayatınıza bir iki tane cevap bulmak hiç de fena olmuyo yani böyle zamanlarda.
üçüncü olmasının dışında ürkütücü de olan belirti ise şöyle: çevredeki insanların kendi hakkında daima bir şeyler düşündüğüne inanma. şimdi, saykoya bağlamadan da düşünülebilinecek bişey değil mi bu? yani tabiki herkes herkes hakkında bişeyler düşünüyor ve bunun daima olduğu da oluyodur (oluyo mudur, evet oluyodur ya). çok da yakınılası bi durum değil, takmamak lazım.
DEMEK Kİ NEYMİŞ
bu cümlelerim, üçüncü belirtinin bana ve ruhuma verdiği fazla bi rahatsızlığın olmadığı varsayımını destekliyor.
baştaki iki belirti ise gösteriyor ki ben kendimle çelişiyorum, bi öyle bi böyle diyorum, ne dediğimi bilmiyorum.
MESELA DÜŞÜNÜRSENİZ
sokakta yürümek, film izlemek ve okumak gibi eylemler tek başına olunca da keyifli oluyor- sanıyorum bunun psikanalizlik bi durumu yok.
ama 'somewhere only we know' gibi sratejik önem arz eden şarkılardaki we leri I larla değiştirmek sayko bi hal alarmı veriyor olabilir belki de? -ben böyle bişey yapmadım-
AÇIKLAMA:
kendi kendimi çürütme isteğime karşı koyamadım. asosyal değilim aslında demek için uğraşıyorum şuan. buraya yazıyorum ya, sonra okuyup mutlu olucam. oysa farkında değilim ki fazlaca vakti bilgisayara ayırmak da bi nevi asosyallik, ne işim var çıkayım gezeyim dolaşayım değil mi.
SONUÇ OLARAK
söyleyebilirim ki vaktinizi çaldım bu saçmalıkla, keşke çıkıp gezip dolaşsaydınız.
son zamanlarda acaba kendisine sahip miyim ve eğer öyleyse kendisinin üzerimde yarattığı etkileri neler diye düşündüğüm bir şey var: asosyallik durumu. insan sosyal olup olmadığını nasıl anlar?
evet mevcut seçeneklerim arasında uzman görüşü almak olmadığı için herhangi birine bağlanamıyorum (telefonla). tabiğ biz de isteriz arayıp sormak filan ama mümkün diil işte. neyse.
belirtileri neymiş diye göz attım ilgili vebsaytlara ve gördüm ki aslında hiç bişey göründüğü gibi deil.
yani göremedim de diyebilirim.
NASI YANİ:
belirtiler arasında kalabalık ortamlarda bulunmama isteği var mesela. evet, şu sıralar kalabalıktan pek hoşlanmıyorum. gereksiz geliyo.
diğer belirti, kimsenin olmadığı sakin yerleri cezbedici bulma. hım evet, eğlenceli olabiliyo. ama bence çok da sakin olması gerekmez, biraz insan olan biyerde tek başına olup sadece izlemek de cidden güzel. etrafta ne kadar çok hikaye olabileceğini farkediyo insan. sorularla dolu hayatınıza bir iki tane cevap bulmak hiç de fena olmuyo yani böyle zamanlarda.
üçüncü olmasının dışında ürkütücü de olan belirti ise şöyle: çevredeki insanların kendi hakkında daima bir şeyler düşündüğüne inanma. şimdi, saykoya bağlamadan da düşünülebilinecek bişey değil mi bu? yani tabiki herkes herkes hakkında bişeyler düşünüyor ve bunun daima olduğu da oluyodur (oluyo mudur, evet oluyodur ya). çok da yakınılası bi durum değil, takmamak lazım.
DEMEK Kİ NEYMİŞ
bu cümlelerim, üçüncü belirtinin bana ve ruhuma verdiği fazla bi rahatsızlığın olmadığı varsayımını destekliyor.
baştaki iki belirti ise gösteriyor ki ben kendimle çelişiyorum, bi öyle bi böyle diyorum, ne dediğimi bilmiyorum.
MESELA DÜŞÜNÜRSENİZ
sokakta yürümek, film izlemek ve okumak gibi eylemler tek başına olunca da keyifli oluyor- sanıyorum bunun psikanalizlik bi durumu yok.
ama 'somewhere only we know' gibi sratejik önem arz eden şarkılardaki we leri I larla değiştirmek sayko bi hal alarmı veriyor olabilir belki de? -ben böyle bişey yapmadım-
AÇIKLAMA:
kendi kendimi çürütme isteğime karşı koyamadım. asosyal değilim aslında demek için uğraşıyorum şuan. buraya yazıyorum ya, sonra okuyup mutlu olucam. oysa farkında değilim ki fazlaca vakti bilgisayara ayırmak da bi nevi asosyallik, ne işim var çıkayım gezeyim dolaşayım değil mi.
SONUÇ OLARAK
söyleyebilirim ki vaktinizi çaldım bu saçmalıkla, keşke çıkıp gezip dolaşsaydınız.
20091002
on/-vicky cristina barcelona-
uzun zamandır izleyememiştim. henüz izlemediğim filmlere yapılan yorumları kulak ardı etmeyi tercih eden biriyim, nasıl bişey olduğunu görene dek beklerim. bunda da tam olarak böyle yaptım. iyi yapmışım, zira film saçma değil bence. hatta gülerek eğlenerek bile izlenebilecek bi film, komik tarafı var. bu filmde olduğu gibi diyalogların fazlasıyla içsel ama bir o kadar da basit olduğu bir film görmedim sanırım, istediğin yere de çekebiliyosun. böyle oluyo mesela çekince:
-tuz= cristina
-tuz= cristina
-kronik tatminsizlik= işte bütün mesele
-barcelona= sanat, tutku, seks
- ispanyolca kavga etmenin 'aman ne çekici' gelişi= maria elena
- threesome= geçici bir güzellik ve ikili bir ilişkideki 'eksiği' tamamlama olarak gösterilmesi, yanılma, yanılsama
- filmi izlerken duyulan içses= sonrasında sizin bile inanamamanız
- hissettirmek için çaba harcanmış psikoloji= kendinizi kendinize ya da başka birine 'o kadar da kötü değil burda yani, eksik tamamlanıyo vay be hiç aklına gelir miydi peeh' gibi şeyler söylerken bulma
- ama= buna rağmen istifini bozmama
-vicky= bir kurşunla hayata dönme
-cristina= ne istemediğini öğrenmek için ne iş olsa yapma, amacına ulaşma
-juan antonio= dürüstlüğün iyi bir şey olduğunu felsefe edinme
-maria elena= ilk olmanın vazgeçilmez olduğunu savunma ve zaten öyle olması.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)